11 Aralık 2014 Perşembe

Bulantı

Gecenin karanlık çökmüş hüznünde çıkan tek ses çoraplarını çıkartırken oluşan hışırtıydı.
Duvarlar karanlık çöktükçe renkleniyor, yeni doğan bebeğin gamzelerine benzer zihninin oluşturduğu iyilik kötülük yumuşaklığın belirsizliğinde yeni şekillere giriyordu.
Pencereye vuran bozuk musluk sesli yağmuru daha da içinde hissedebilmek için camı açmıştı...
Karanlığın içindeki renkler gibi sessizliğin içindeki çığırtkan ruhları dinlemek ona gerçek üstü bir zevk veriyordu.
Karaltı güneşin koyu siyah gözlerinde ulu bir gürz gibi esen ,karanlık bir gündüz gibi doğan eşi onu yavaş yavaş yeşile uyandırıyordu...
Yerle bir olmaya başlayan sis yeni doğan çiğin anası olmasına rağmen onu terk ediyordu.
''sabahın aşinası ve hakkın hayrı'' diyen ,mutluluğu Selimiye'de öğrenen ihtiyar Galata'dan Beyoğlu'na mutluluğun nasıl semizleneceğini tasavvur etmekte zorlansa da hakkın şükrünü İstanbul'a bırakmıyordu...
Teslim alıyorum boyalarımı,
Gün geceye dalmış artık,
Gece benim zelilane sevmelerim
Mezarında inlerken tanrı
Duvar dibinde çocuksu gözlerle
Ben yürümeyi taze öğrenmiş,
On aylık çocuğum sokakta şimdi,
Geceyi emziriyor ay
Renkler dileniyorum.

                                                                                                                 arasanbulunmaz